MİRASIN REDDİ (REDDİ MİRAS)

Mirasın Reddi diğer adıyla; reddi miras Türk Medeni Kanunu’nda yer alan temel konulardan birisidir. Miras bırakan vefat ettiğinde geriye kalan malvarlığında mirasçılar elbirliği ile malik olurlar ve miras bırakanın borçlarından müteselsil olarak sorumlu olurlar.

Türk Medeni Kanunu’na göre yasal ve atanmış mirasçılar miras bırakanın ölümüyle kendiliğinden mirasçılık sıfatını kazanırlar. Miras bir bütün olarak ve kendiliğinden mirasçılara geçer. Mirasçı sıfatı alabilmeleri için kural olarak bir irade açıklamasında bulunmalarına gerek yoktur. Mirasçılık sıfatı kazanan mirasçılar artık murisin borçlarından sadece tereke ile değil şahsi mal varlıklarıyla da sorumlu olurlar. Murisin borca batık olduğu durumlarda mirasçıların bundan sorumlu olmaması için “mirasın reddi” diğer adıyla ‘’reddi miras’’ müessesi gelişmiştir.

Mirasın reddi hakkına hem yasal hem de atanmış mirasçılar sahiptir. Reddi miras ancak mirasın intikalinden sonra mümkündür. Miras bırakanın ölümü üzerine miras kendiliğinden mirasçılara geçeceğinden ancak bundan sonra reddi miras yapılabilir. Muris ölmeden mirasçı sıfatı kazanılmadığından reddi miras hakkı da doğmaz. Ancak muris ölmeden önce mirastan feragat sözleşmesi yapılması veya miras hakkının temliki mümkündür.

Yasal ya da atanmış mirasçılar iki şekilde “reddi miras” talebinde bulunabilirler:

  • Mirasın Hükmen Reddi
  • Mirasın Gerçek Reddi

Mirasın Hükmen Reddi:

Murisin öldüğü tarihte ödemeden aczi açıkça belli ise veya resmen tespit edilmişse, miras reddedilmiş sayılır.

Mirasın hükmi reddi şartları şunlardır:

  • Miras bırakanın ölümü anında borçlarını ödemekten aciz durumda olması ve ödemeden aczinin açıkça belli olması,
  • Ya da borçlarını ödemeden aczinin resmen tespit edilmiş olmasıdır.

Burada dikkat edilmesi gereken husus; mirasın hükmen reddine ilişkin davalarda Yargıtay kararlarına göre, terekenin açıkça borca batık olup olmadığının özellikle değerlendirilmesi gerekmektedir.

‘’İcra takibi sonunda aciz vesikası düzenlenmesi halinde terekenin borca batık olduğu kabul edilir. Aksi halde terekenin borca batık olup olmadığı, murisin malvarlığı bulunup bulunmadığının usulüne uygun olarak, bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler, tapu müdürlüğü v.b. Kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile takibe konu borç miktarı göz önünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmesi gerekir.’’ (Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E. 2016/13823 K. 2017/7231 T. 4.10.2017) 

Mirasın hükmen reddi şartların varlığı halinde herhangi bir irade açıklamasına gerek yoktur. Bu halde kabul ve ret için bir süre öngörülmemiştir.

Hükmi ret halinde de mirasçılar mirasın açılmasıyla terekeyi bir bütün olarak kazanırlar ancak bu kazanma geçicidir. Mirasçı mirası reddettiğini beyan etmek zorunda değildir. Karine olarak mirasçıların ret süresini susarak geçirmeleri halinde mirası reddettikleri kabul edilmiştir. Ancak mirasçı ilerde doğabilecek ihtilafları önlemek için Sulh Mahkemesine beyanda bulunabilir.

Mirasçılar miras bırakanın borcundan dolayı tereke alacaklılarının kendilerine karşı açtıkları davalarda hükmi reddi savunma olarak ileri sürebilirler.

Mirasın Gerçek Reddi:

Türk Medeni Kanunu’na göre, mirasçılık sıfatını kazanan mirasçıların kendi iradeleri ile bu sıfata son vermesine gerçek ret denir. Bu nedenle, gerçek ret ancak mirasçılığın intikali ile yani murisin ölümünden sonra gerçekleştirilebilir.

Mirasçı sıfatına haiz bir kişi, murisin mirasını reddetmek isterse bu isteğini 3 ay içinde yazılı veya sözlü olarak bildirmekle yükümlüdür. Bu süreye çok dikkat edilmelidir çünkü hak düşürücü bir süredir. Dolayısıyla bu sürenin durması, kesilmesi söz konusu olamaz. Bu süre içerisinde mirası reddetmeyenler kendiliğinden mirasçılık sıfatını kazanır. Artık bu süreden sonra mirası reddetme hakkı bulunmamaktadır. Özetlemek gerekirse; 3 aylık süresi içinde mirası reddetmeyen mirasçı, mirası kayıtsız ve şartsız olarak kabul etmiş sayılır.

Peki bu 3 aylık süre nasıl başlar?

Yasal mirasçılar için; mirasçı olduklarını murisin ölümünden 3 ay içinde öğrendikleri ispat edilmedikçe murisin ölümünü öğrendikleri; vasiyetname ile atanmış mirasçılar için murisin tasarrufunun kendilerine resmen bildirildiği tarihten işlemeye başlar.

Yasal mirasçıların ya da atanmış mirasçıların mirasın reddi için fiil ehliyetine sahip olmaları gerekmektedir. Çünkü ret beyanıyla birlikte tereke borçlarından sorumluluktan kurtulurken aynı zamanda mirasçı olma hakkı da ortadan kalkar. Ret beyanı özel yetkiye sahip temsilci tarafından da kullanılabilir. Tam ehliyetsizin ret beyanı yasal temsilci tarafından yapılır. Vesayet altındakiler için vasinin beyanının yanında sulh veya asliye hukuk mahkemelerinin izni de gerekir. Sınırlı ehliyetsizlerde yasal temsilcinin onayı ile ya kendisi ya da yasal temsilcisi doğrudan ret beyanında bulunabilir. Yasal danışman atanmış sınırlı ehliyetlilerin ret beyanının tam ehliyetlilerdeki gibi geçerli olduğu kabul edilmektedir.

Mirasın reddi nerede ve nasıl yapılır:

Mirasın reddi, mirasçılar tarafından Sulh Mahkemesine sözlü veya yazılı beyanla yapılır.

Sulh Hukuk Mahkemelerine verilecek bir dilekçe verili ve akabinde Sulh Mahkemesi, başvuran mirasçıların gerçekten “yasal mirasçı” olup olmadıklarını tespit ederek, reddi miras kararı verir.

Ret beyanın kayıtsız ve şartsız olması gerekir. Aksi taktirde kayda ve şarta bağlanmış ret beyanı geçersiz kabul edilir. Red hakkını kullanmamış kabul edilen kişi resmi olarak mirasçı sıfatını kazanır. Ancak mirasçı, 3 aylık süre içerisinde yeni bir başvuru ile tekrardan kayıtsız ve şartsız olarak mirası reddettiğini beyan ederse reddi miras hükümleri devreye girer ve sonuçları doğmuş olur. Bunun istisnası Medeni Kanunu’nun ilgili maddesinde düzenlenen sonradan gelen mirasçı lehine mirasın reddidir. Burada mirası reddeden mirasçılar kendilerinden sonra gelen mirasçıların, mirası kabul veya redde davet edilmelerini talep edebilirler. Ancak burada dikkat edilmesi husus; bu talebin mirasın resmi tasfiyesinden önce yapılmış olmasıdır. Bunun üzerine red keyfiyeti o mirasçılara resmen tebliğ edilir. Bu mirasçılar bir ay içinde mirası kabul etmezse miras onlar tarafından da reddedilmiş sayılır ve miras iflas hükümlerine göre tasfiye edilir.

Mirasın Reddinin Hukuki Sonuçları:

Yasal mirasçının mirası reddetme beyanı, sadece kendisi açısından sonuç doğurur. Mirası reddeden yasal mirasçının payı, miras açıldığı zaman kendisi sağ değilmiş gibi, diğer hak sahiplerine yani diğer yasal mirasçılara geçer.

Atanmış mirasçı mirası reddederse payı, miras bırakanın en yakın yasal mirasçısına geçer.

En yakın yasal mirasçıların tamamının mirası reddetmesi durumunda, Sulh Mahkemesi mirası iflas hükümlerine göre tasfiye eder. Tasfiye sonucunda artı bir değer kalması durumunda, kalan değer mirası reddetmemişler gibi mirasçılara dağıtılır.

Mirası reddetmeden ölen mirasçının mirasçıları, kendilerinin miras bırakanına mirasın geçtiğini öğrendikleri tarihten itibaren 3 ay içinde mirası reddetme hakkına sahiptir.

Mirasın reddinin hukuki sonuçlarını kısaca özetlemek gerekirse;

  • Mirasçılık sıfatı geçmişe etkili olarak sonuç doğurur ve mirasçılık sıfatı sona erer,
  • Mirası reddetmemiş olan mirasçıların miras payları artar,
  • Miras, mirası reddeden kişi sanki daha önce ölmüş gibi paylaşılır,
  • En yakın mirasçıların tamamı mirası reddetmiş ise TMK m.612 gereği tereke iflas hükümlerine göre tasfiye olunur.

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir